Faydalı Bilgiler

Türkiye’nin Çok Partili Sisteme Geçişi ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası

Türkiye’nin Çok Partili Sisteme Geçiş Süreci ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın Kuruluşu

Türkiye’de çok partili hayata geçiş süreci, Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra başlamış, ancak çeşitli sebeplerle uzun yıllar tek parti yönetimi devam etmiştir. Bu süreçte, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF), 1924 yılında kurulan ilk muhalefet partisi olarak önemli bir yere sahiptir. Ancak kısa sürede kapatılmış ve Türkiye’nin çok partili hayata geçişi uzun yıllar ertelenmiştir.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Siyasi Yapı ve Tek Parti Yönetimi

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde meşruti yönetim anlayışı benimsense de, uzun yıllar boyunca merkezi otorite güçlü olmuş ve çok partili siyasi yapılar kalıcı olamamıştır. II. Meşrutiyet (1908) ile birlikte İttihat ve Terakki Cemiyeti ön plana çıkmış, ancak 1913 Babıali Baskını’ndan sonra ülkeyi tek başına yönetmeye başlamıştır.

Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Osmanlı’da farklı siyasi oluşumlar ortaya çıkmış, ancak Kurtuluş Savaşı döneminde bu hareketler etkisiz kalmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, 1923 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası’na (CHF) dönüşerek Türkiye’nin ilk siyasi partisi olmuştur.

Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte güçlü bir merkezi yönetim anlayışı benimsenmiş, ancak farklı siyasi görüşlerin ifade edilmesi için çok partili hayatın gerekliliği tartışılmaya başlanmıştır.

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın Kuruluş Nedenleri ve Kadrosu

Cumhuriyet’in ilanından sonra tek parti yönetimi olan Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF), ülkede reformları hızlandırmak için güçlü bir merkeziyetçi politika izliyordu. Ancak bazı askeri ve sivil yetkililer, yönetimde farklı seslerin olması gerektiğini savunuyordu. İşte bu noktada, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF) 17 Kasım 1924’te kuruldu.

Kuruluş Nedenleri

  1. Rejim içi muhalefet ihtiyacı: Tek parti yönetimine karşı, farklı siyasi görüşlerin de temsil edilmesi gerektiği düşüncesi yaygınlaşmıştı.
  2. Ekonomik politikalar üzerindeki anlaşmazlıklar: CHF devletçi ekonomi modelini savunurken, TCF daha liberal bir ekonomik yaklaşım benimsiyordu.
  3. Laiklik ve dini hassasiyetler: Yeni yönetimin laik reformları bazı kesimlerde rahatsızlık yaratmıştı ve TCF, daha geleneksel değerlere sahip bir duruş sergiliyordu.
  4. Ordu içerisindeki ayrışmalar: Kurtuluş Savaşı’nda önemli görevler üstlenen bazı komutanlar, Atatürk’ün yönetimine karşı daha ılımlı bir muhalefet geliştirmek istiyordu.
  5. Mustafa Kemal Atatürk ve eski silah arkadaşları arasındaki fikir ayrılıkları: Özellikle Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy ve Refet Bele gibi isimler, hükümetin aldığı bazı kararları eleştiriyordu.

Partinin Kurucuları ve Lider Kadrosu

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Türkiye’nin ilk muhalefet partisi olarak kuruldu ve lider kadrosunda Kurtuluş Savaşı’nın önemli komutanları yer aldı:

  • Kazım Karabekir (Genel Başkan)
  • Ali Fuat Cebesoy
  • Rauf Orbay
  • Refet Bele
  • Adnan Adıvar

Bu isimlerin tamamı Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk ile omuz omuza mücadele etmiş, ancak yeni yönetim anlayışı konusunda farklı düşüncelere sahipti.

Partinin Programı ve İlkeleri

  • Daha liberal bir ekonomik model benimseyerek özel sektörün önünü açmak istiyordu.
  • Yerel yönetimlerin güçlendirilmesini ve merkezi yönetimin yetkilerinin azaltılmasını savunuyordu.
  • Daha ılımlı bir laiklik anlayışı benimsiyor, dinin toplum üzerindeki etkisini tamamen kaldırmaya yönelik sert reformlara karşı çıkıyordu.
  • Kişisel hak ve özgürlükleri artırmayı vaat ediyordu.

Ancak, partinin kurulmasından kısa süre sonra Şeyh Said İsyanı patlak verdi ve hükümet, bu isyanın TCF tarafından desteklendiği gerekçesiyle partiyi kapatma kararı aldı.

Partinin Politikaları ve Halktan Görmüş Olduğu İlgi

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF), Cumhuriyet döneminin ilk muhalefet partisi olarak, dönemin siyasi dengelerinde önemli bir yer tutmuştur. Partinin politikaları, mevcut yönetimden belirgin farklılıklar içeriyordu ve özellikle yerel yönetimlere daha fazla yetki verilmesi, ekonomik serbestiyetin artırılması ve laiklik anlayışının daha esnek uygulanması gibi konular öne çıkıyordu.

Partinin Politikaları

  1. Ekonomik Liberalizm:

    • CHF’nin uyguladığı devletçi ekonomi modeline karşı çıkarak, özel sektörün güçlendirilmesini savunuyordu.
    • Küçük ve orta ölçekli işletmelere destek verilmesi gerektiğini belirtiyordu.
    • Devletin ekonomiye doğrudan müdahale etmemesi gerektiğini vurguluyordu.
  2. Yerel Yönetimlerin Güçlendirilmesi:

    • Merkezi hükümetin yetkilerinin azaltılarak, yerel yönetimlere daha fazla özerklik verilmesi gerektiğini savunuyordu.
    • Halkın yönetime daha aktif katılımını sağlamak için yerel meclislerin yetkilerinin artırılması öneriliyordu.
  3. Laiklik Anlayışı:

    • Resmi din politikalarının sert bir şekilde uygulanmaması gerektiğini belirtiyordu.
    • Dinî hassasiyetlere daha fazla saygı gösterilmesini istiyordu.
    • Medreselerin tamamen kapatılması yerine belirli düzenlemelerle varlığını sürdürmesi gerektiğini savunuyordu.
  4. Kişisel Hak ve Özgürlükler:

    • Bireysel hakların genişletilmesini ve basına daha fazla özgürlük tanınmasını istiyordu.
    • Tek parti yönetiminin sert uygulamalarına karşı çıkıyordu.
    • Demokratik hakların genişletilmesi gerektiğini savunuyordu.

Halktan Görmüş Olduğu İlgi

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, özellikle kırsal bölgelerde ve eski Osmanlı bürokrasisine yakın çevrelerde büyük ilgi gördü. Partinin daha muhafazakâr politikaları ve devletçi ekonomiye karşı serbest piyasa modelini savunması, toplumun belirli kesimlerinde popüler hale gelmesini sağladı.

Kimler destekledi?

  • Eski Osmanlı aydınları ve bürokratları,
  • Anadolu’daki muhafazakâr kesimler,
  • Küçük ve orta ölçekli tüccarlar,
  • Yerel yönetimlerde daha fazla söz hakkı isteyen gruplar.

Ancak, parti çok kısa bir sürede kapatıldığı için halktan gördüğü desteğin uzun vadede nasıl şekilleneceği bilinmiyor.

Şeyh Said İsyanı ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın Kapatılması

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF), 17 Kasım 1924’te kurulmuş ve Türkiye’deki ilk muhalefet partisi olmuştur. Ancak çok kısa bir süre içinde kapatılmıştır. Partinin kapatılmasındaki en önemli olaylardan biri, 1925 yılında gerçekleşen Şeyh Said İsyanı olmuştur.

Şeyh Said İsyanı (1925)

Şeyh Said İsyanı, 13 Şubat 1925’te Diyarbakır’ın Piran (bugünkü Dicle) ilçesinde başlamış ve hızla çevre illere yayılmıştır. İsyanın arkasındaki temel nedenler şunlardı:

  • Halifeliğin Kaldırılması (1924): Hilafetin kaldırılması, bazı dini gruplarda rahatsızlık yaratmıştı.
  • Laiklik Politikaları: Cumhuriyet yönetiminin hızlı laikleşme politikaları, özellikle doğu bölgelerinde tepkiyle karşılandı.
  • Bölgesel Yönetim Talepleri: Kürt kökenli aşiret liderleri, merkezi yönetimin kendilerini dışladığını düşünüyordu.
  • Ekonomik ve Sosyal Nedenler: Yeni düzenlemeler ve vergiler, bölgedeki bazı kesimleri ekonomik olarak zor durumda bırakmıştı.

Şeyh Said ve taraftarları, Cumhuriyet rejimine karşı hilafeti geri getirme hedefiyle isyan başlattılar. İsyan kısa sürede Diyarbakır, Elazığ, Bingöl, Muş ve Bitlis gibi geniş bir bölgeye yayıldı.

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın Suçlanması ve Kapatılması

Şeyh Said İsyanı’nın başlamasının ardından hükümet, isyanın arkasında TCF’nin olduğunu iddia etti. Resmi olarak isyanı doğrudan desteklediğine dair kesin bir kanıt bulunmasa da, bazı TCF üyelerinin isyancılarla temas kurduğu öne sürülmüştü.

İsyanın büyümesi üzerine, hükümet sert tedbirler aldı:

  1. Takrir-i Sükûn Kanunu (4 Mart 1925): Hükümete geniş yetkiler veren ve muhalefeti susturmaya yönelik sert bir yasaydı.
  2. İstiklal Mahkemeleri Kuruldu: İsyana karıştığı düşünülen kişiler bu mahkemelerde yargılandı.
  3. TCF Kapatıldı (3 Haziran 1925): Hükümet, isyanın doğrudan veya dolaylı olarak TCF ile bağlantılı olduğunu belirterek partiyi kapatma kararı aldı.

Hükümetin iddiasına göre, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın serbestlik tanıyan laiklik anlayışı, isyanı cesaretlendirmişti. Ayrıca partinin kullandığı “Dini inançlara saygılıyız” gibi söylemler, isyancıların bu partiden destek aldığını düşünmesine yol açmıştı.

Ancak, TCF yöneticileri isyanla bağlantılarının olmadığını savunarak suçlamaları reddetti. Fakat Takrir-i Sükûn Kanunu ile sıkıyönetim ilan edilmiş ve parti kısa sürede kapatılmıştır.

Sonuçları ve Türkiye’nin Siyasetine Etkileri

  • Muhalefet tamamen susturuldu ve Türkiye uzun süre tek parti rejimiyle yönetildi.
  • İstiklal Mahkemeleri’nin yetkileri genişletildi ve rejime karşı her türlü muhalefet sert biçimde bastırıldı.
  • Türkiye’de çok partili sisteme geçiş süreci ertelendi.
  • Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet Halk Fırkası’nın otoritesi güçlendi.

Şeyh Said İsyanı ve TCF’nin kapatılması, Türkiye’nin çok partili sisteme geçişini yaklaşık 20 yıl geciktirmiştir. Tek parti yönetimi, ancak 1946 yılında Demokrat Parti’nin kurulmasıyla sona ermiştir.

Çok Partili Hayata Geçişin Gecikmesi ve Sonraki Süreç

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF)’nin kapatılması ve Şeyh Said İsyanı sonrası alınan sert tedbirler, Türkiye’de çok partili sisteme geçiş sürecini önemli ölçüde geciktirdi. 1925’ten sonra uzun yıllar boyunca Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) tek parti olarak kaldı ve muhalefete izin verilmedi. Ancak bu süreçte bazı yeni denemeler yapıldı, fakat bu girişimler de kısa sürede başarısız oldu.

Tek Parti Döneminin Güçlenmesi (1925-1930)

Takrir-i Sükûn Kanunu (1925) ve İstiklal Mahkemeleri, muhalefeti tamamen susturdu. Basın üzerindeki baskılar arttı, hükümeti eleştiren gazeteler kapatıldı ve muhalif birçok isim tutuklandı.

Bu dönemde:

  • Mustafa Kemal Atatürk’ün inkılapları hızla uygulanmaya başlandı.
  • Laiklik politikaları daha katı hale getirildi.
  • Devletçi ekonomik model benimsendi.
  • Muhalefet kurma girişimleri baskıyla engellendi.

Ancak Atatürk, tamamen partisiz bir sistemin uzun vadede zarar vereceğini düşünerek, kontrollü bir muhalefet girişiminde bulundu.

Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın Kurulması (1930) ve Kapatılması

1929 Dünya Ekonomik Buhranı’nın Türkiye’ye de etkileri oldu ve halkın ekonomik sıkıntıları arttı. Bu dönemde Atatürk’ün yakın arkadaşı Ali Fethi Okyar, 12 Ağustos 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF)’nı kurdu. Ancak SCF, çok kısa sürede beklenenden fazla destek gördü ve hükümet için bir tehdit unsuru haline geldi.

SCF’nin kapatılmasının temel nedenleri:

  • Hükümetin kontrolünde bir muhalefet partisi olarak planlanmışken, halktan büyük destek görmesi nedeniyle yönetim için bir tehdit haline gelmesi,
  • Partinin laiklik politikalarına karşı bazı dini gruplar tarafından desteklenmesi,
  • Hükümetin, tekrar büyük bir isyan çıkabileceğinden korkması.

Ali Fethi Okyar, partinin istenmeyen gruplar tarafından desteklendiğini görünce, 17 Kasım 1930’da partiyi kendisi kapattı.

Bu olaydan sonra Türkiye, yaklaşık 16 yıl boyunca tek parti rejimiyle yönetildi.

1946’da Gerçekten Çok Partili Hayata Geçiş

Türkiye’de çok partili hayat, ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra tekrar gündeme geldi. 1946’da Demokrat Parti (DP) kuruldu ve 1950 seçimlerinde CHP’yi yenerek iktidara geldi.

Bu süreçte:

  • İkinci Dünya Savaşı sonrası demokrasiye geçiş baskısı arttı.
  • Ekonomik sıkıntılar ve halkın memnuniyetsizliği muhalefeti güçlendirdi.
  • CHP içinden ayrılan Adnan Menderes, Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü gibi isimler DP’yi kurdu.
  • 1950 seçimleriyle Türkiye, ilk kez gerçekten çok partili hayata geçti.

Kısaca

  • Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılması, Türkiye’de demokrasinin gelişimini geciktirdi.
  • 1925-1946 yılları arasında Türkiye tek parti rejimiyle yönetildi.
  • Muhalefet girişimleri (SCF gibi) başarısız oldu ve baskıyla susturuldu.
  • Çok partili sistem ancak 1946’da Demokrat Parti ile tekrar mümkün oldu.
Önceki Sonraki
Yorum Yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir