Arkeoloji DersiMKS Ders Notları

Dünya’da ve Türkiye’de Arkeoloji Biliminin Doğuşu ve Gelişimi


Warning: Undefined array key "HTTP_SEC_FETCH_SITE" in /home/u910621466/domains/forteliber.com/public_html/wp-content/plugins/quiz-maker/includes/class-quiz-maker-iframe.php on line 71
/20
0 oylar, 0 ort
145

Dünya’da ve Türkiye’de Arkeoloji Biliminin Doğuşu ve Gelişimi

1 / 20

Türkiye’de yürütülen en eski Neolitik Çağ kazılarından biri olup UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve tarih öncesi yerleşim planları açısından büyük önem taşıyan arkeolojik alan aşağıdakilerden hangisidir?

2 / 20

Arkeoloji biliminde kullanılan modern yöntemlerden biri olan Karbon-14 (C-14) yöntemi neyi belirlemek için kullanılır?

3 / 20

Aşağıdaki arkeolojik keşiflerden hangisi, hiyerogliflerin çözülmesini sağlayarak Antik Mısır’ın anlaşılmasında büyük bir rol oynamıştır?

4 / 20

Troya Antik Kenti’nde yaptığı kazılarla tanınan ve “Truva Hazinesi”ni keşfeden Alman arkeolog aşağıdakilerden hangisidir?

5 / 20

Osmanlı İmparatorluğu döneminde arkeoloji alanında yapılan en önemli kurumsal gelişmelerden biri aşağıdakilerden hangisidir?

6 / 20

Arkeolojide stratigrafi yöntemi hangi amaçla kullanılmaktadır?

7 / 20

Aşağıdakilerden hangisi Anadolu’da arkeolojik olarak önemli bir Hitit yerleşimidir?

8 / 20

Aşağıdakilerden hangisi arkeolojinin temel amaçlarından biri değildir?

9 / 20

Arkeoloji bilimi, farklı disiplinlerle iş birliği içinde çalışır. Aşağıdaki bilim dallarından hangisi arkeolojinin yöntemlerinden biri olarak kullanılmaz?

10 / 20

Aşağıdaki kazılardan hangisi Türkiye’de yürütülen ilk ulusal kazı çalışması olarak kabul edilir?

11 / 20

Günümüzde yoğun ormanlık alanların altında kalan antik yapıları keşfetmek için kullanılan arkeolojik yöntem aşağıdakilerden hangisidir?

12 / 20

Arkeoloji biliminin doğuşunda etkili olan en önemli unsurlardan biri aşağıdakilerden hangisidir?

13 / 20

Antik Roma dönemine ait, halka açık gösterilerin yapıldığı ve gladyatör dövüşlerine sahne olan yapı türü aşağıdakilerden hangisidir?

14 / 20

Aşağıdaki uygarlıklardan hangisi arkeolojik kalıntıları ilk defa sistemli bir şekilde belgelemeye çalışmıştır?

15 / 20

Türkiye'deki en önemli Helenistik Dönem antik kentlerinden biri olan ve Pergamon Krallığı’nın başkenti olarak bilinen arkeolojik alan aşağıdakilerden hangisidir?

16 / 20

Türkiye'de Cumhuriyet Dönemi'nde arkeoloji biliminin gelişimine önemli katkılar sağlayan ve Alacahöyük kazılarını destekleyen lider kimdir?

17 / 20

Howard Carter tarafından keşfedilen ve arkeoloji tarihinde büyük yankı uyandıran önemli buluntu aşağıdakilerden hangisidir?

18 / 20

Arkeolojik kazılarda, alt katmanlardan üst katmanlara doğru ortaya çıkan sıralama hangi bilimsel prensibe dayanmaktadır?

19 / 20

Aşağıdaki teknolojilerden hangisi arkeolojik kazılar başlamadan önce yer altındaki yapıları tespit etmek için kullanılır?

20 / 20

Osmanlı döneminde çıkarılan ve Osmanlı topraklarından tarihi eserlerin kaçırılmasını önlemeye yönelik düzenlemeler içeren kanun aşağıdakilerden hangisidir?

Your score is

Ortalama puan şöyledir 71%

Arkeoloji Nedir?

Arkeoloji, geçmiş uygarlıkları, kültürleri ve yaşam biçimlerini anlamak amacıyla maddi kalıntıları inceleyen bir bilim dalıdır. Arkeologlar, kazılar ve araştırmalar yoluyla antik çağlardan günümüze kadar gelen eserleri ortaya çıkararak, insanlık tarihine ışık tutarlar.

Arkeoloji sadece tarih bilimiyle sınırlı değildir; jeoloji, antropoloji, sanat tarihi, mimarlık, coğrafya ve kimya gibi birçok farklı disiplinle iç içedir. Özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte jeofizik taramalar, radyokarbon tarihleme (C-14) ve DNA analizleri gibi yöntemler, arkeolojik araştırmalarda önemli bir yer tutmaktadır.

Arkeoloji, geçmişi anlamanın ötesinde, kültürel mirasın korunmasını sağlamak açısından da büyük bir öneme sahiptir. Tarihi eserlerin korunması, restorasyonu ve dünya mirası olarak gelecek nesillere aktarılması, arkeolojinin temel misyonlarından biridir.

Dünya’da Arkeolojinin Doğuşu ve Tarihsel Gelişimi

Arkeoloji bilimi, günümüzde sistematik bir bilim dalı olarak kabul edilse de, kökenleri oldukça eski dönemlere dayanmaktadır. İnsanların geçmişe olan ilgisi ve tarihi eserleri merak etmesi, arkeolojinin doğuşunu şekillendiren en önemli unsurlar arasında yer alır.

Antik Çağ’da Tarihi Eser Merakı ve İlk Kazılar

İnsanların geçmişi keşfetmeye olan ilgisi, Antik Mısır, Mezopotamya, Yunan ve Roma uygarlıklarına kadar uzanır. Eski uygarlıklar, geçmişin kalıntılarını toplamış, yeniden kullanmış ya da onları kutsal kabul etmişlerdir.

  • Antik Mısır ve Mezopotamya: Antik Mısır’da firavun mezarları ve tapınaklar, tarih boyunca büyük bir ilgi görmüştür. Antik Mezopotamya’da ise Babilliler ve Asurlular, geçmiş uygarlıklara ait kalıntıları koruma eğiliminde olmuşlardır.
  • Antik Yunan ve Roma: Yunan filozofları ve tarihçileri (örneğin Herodot ve Thukydides), geçmiş uygarlıkların eserlerini belgelemeye başlamışlardır. Roma İmparatorluğu döneminde de antik eserlerin toplanması ve yeniden kullanılması yaygındı.

Ancak bu dönemlerde arkeoloji, günümüz anlamında bir bilim dalı olarak görülmüyordu. Kazılar daha çok hazine avcılığı ya da dini ve politik amaçlarla yapılan keşifler şeklindeydi.

Rönesans ve Aydınlanma Çağı: Arkeolojinin Bilimsel Temellere Oturması

15. ve 16. yüzyıllarda Avrupa’da Rönesans dönemiyle birlikte, eski uygarlıklara olan ilgi arttı. Bu dönemde antik Roma ve Yunan eserleri yeniden keşfedildi ve korunmaya başladı. Özellikle İtalya’daki Pompeii ve Herculaneum kazıları, modern arkeolojinin doğuşunda önemli bir rol oynadı.

  • Pompeii ve Herculaneum Kazıları (18. yüzyıl): Vezüv Yanardağı’nın 79 yılında patlamasıyla küller altında kalan bu iki şehir, 18. yüzyılda sistemli kazılarla ortaya çıkarıldı.
  • Mısır Seferi ve Rosetta Taşı (1799): Napolyon’un Mısır Seferi sırasında Rosetta Taşı keşfedildi ve bu taş sayesinde hiyeroglifler deşifre edildi.

Bu dönemlerde arkeoloji, sanat tarihinin bir dalı olarak görülmekteydi ve bilimsel yöntemler henüz tam anlamıyla gelişmemişti.

19. ve 20. Yüzyılda Sistematik Kazılar ve Bilimsel Arkeoloji

19. yüzyıl, arkeolojinin sistematik bir bilim dalına dönüşmeye başladığı dönemdir. Bu yüzyılda yapılan keşifler, arkeolojinin sadece eski eserleri bulmaktan ibaret olmadığını, insanlık tarihini anlamaya yönelik bir bilim olduğunu göstermiştir.

  • Heinrich Schliemann ve Truva Kazıları (1870’ler): Schliemann, Homeros’un İlyada’sındaki Truva’yı gerçek bir şehir olarak kabul ederek arkeolojik kazılar yapmış ve ünlü Truva hazinesini ortaya çıkarmıştır.
  • Howard Carter ve Tutankamon’un Mezarı (1922): Mısır’daki en önemli keşiflerden biri olan Tutankamon’un mezarı, bu dönemde bulunmuş ve antik Mısır’a yönelik ilgiyi artırmıştır.
  • Arkeolojide Stratigrafi ve Karbon-14 Yöntemi: 20. yüzyılda arkeolojide bilimsel yöntemler gelişmeye başladı. Kazı alanlarındaki katmanların (stratigrafi) incelenmesi ve karbon-14 tarihleme yöntemi, kazılarda bulunan eserlerin yaşının belirlenmesini sağladı.

Bu dönemde arkeoloji artık sadece bir merak değil, bilimsel yöntemler kullanılarak geçmişi anlamaya yönelik disiplinlerarası bir çalışma alanı haline gelmiştir.

Türkiye’de Arkeolojinin Doğuşu ve Gelişimi

Türkiye, tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, zengin kültürel mirasıyla dünya arkeolojisinde önemli bir yere sahip olmuştur. Anadolu toprakları, tarih öncesi dönemlerden itibaren yerleşim görmüş ve birçok büyük medeniyetin doğduğu bir bölge olmuştur. Ancak, Türkiye’de arkeoloji biliminin gelişimi uzun bir süreç içerisinde gerçekleşmiştir.

Osmanlı Döneminde Arkeoloji Çalışmaları ve Müzecilik

Osmanlı İmparatorluğu’nda modern anlamda arkeoloji çalışmaları oldukça geç başlamıştır. 16. yüzyılda Osmanlı padişahlarının tarihi eserlere ilgisi olsa da, bu eserler genellikle estetik ve dini nedenlerle korunmuş ve toplanmıştır.

  • İlk sistemli kazılar yabancı araştırmacılar tarafından yapıldı:
    19. yüzyılda Osmanlı topraklarında yapılan kazıların büyük çoğunluğu, batılı araştırmacılar ve diplomatlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Özellikle Troya, Bergama, Efes ve Nemrut Dağı’nda yapılan kazılar, bu dönemin önemli keşifleri arasında yer aldı.
  • Osman Hamdi Bey ve Türk Arkeolojisinin Doğuşu:
    19. yüzyılın sonlarına doğru, Osmanlı Devleti arkeolojiye ve tarihi eserlere daha fazla önem vermeye başladı. 1881 yılında Osman Hamdi Bey tarafından İstanbul Arkeoloji Müzesi kuruldu ve modern arkeolojinin temelleri atıldı.

    • 1883’te Sanayi-i Nefise Mektebi’nin (Güzel Sanatlar Akademisi) kurulmasıyla, Osmanlı’da ilk arkeoloji eğitimi verilmeye başlandı.
    • Nemrut Dağı ve Sayda’daki kazılar, Osman Hamdi Bey’in yönlendirmesiyle gerçekleştirilmiş ve birçok önemli eser ortaya çıkarılmıştır.

Bu dönemde çıkarılan “Asar-ı Atika Nizamnameleri” (Eski Eserler Yönetmelikleri) ile Osmanlı topraklarından tarihi eser kaçırılmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Ancak bu çabalar yeterli olmamış ve birçok değerli eser yurt dışına kaçırılmıştır. Bergama’daki Zeus Sunağı (Almanya), Troya Hazineleri (Rusya) ve Efes Artemis Tapınağı kalıntıları (İngiltere), bu dönemde Anadolu’dan götürülen önemli eserlerden bazılarıdır.

Cumhuriyet Dönemi ve Atatürk’ün Arkeolojiye Katkıları

Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye’de arkeoloji bilimi kurumsallaşmaya ve gelişmeye başladı.

  • Atatürk’ün Arkeolojiye Verdiği Önem:
    • Mustafa Kemal Atatürk, arkeolojinin ve tarih bilincinin gelişmesine büyük önem vermiştir.
    • 1931 yılında Türk Tarih Kurumu (TTK) kuruldu ve arkeolojik araştırmalara devlet desteği sağlandı.
    • Alacahöyük Kazıları (1935): Atatürk’ün emriyle başlatılan bu kazılar, Türkiye’deki ilk ulusal kazı çalışması olmuştur. Hititler’e ait önemli eserler burada keşfedilmiştir.

Bu dönemde ayrıca birçok arkeoloji bölümü ve müze açılmış, Türkiye’de modern arkeoloji eğitiminin temelleri atılmıştır. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde arkeoloji eğitimi başlamış ve Türkiye’nin ilk yerli arkeologları yetişmeye başlamıştır.

Günümüzde Türkiye’de Yürütülen Önemli Kazılar ve Arkeolojik Çalışmalar

Türkiye, günümüzde dünyanın en önemli arkeolojik merkezlerinden biridir. Göbeklitepe, Çatalhöyük, Hattuşa, Efes, Truva ve Nemrut Dağı gibi önemli kazı alanları, dünya tarihine ışık tutan merkezler arasında yer almaktadır.

  • Göbeklitepe (Şanlıurfa)
    • Dünyanın bilinen en eski tapınağı (M.Ö. 9600-8200)
    • İnsanlık tarihine dair önemli bilgiler sunan keşiflerden biri
  • Çatalhöyük (Konya)
    • Neolitik Çağ’ın en eski yerleşim yerlerinden biri (M.Ö. 7500-5700)
    • 2012’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı
  • Hattuşa (Boğazköy, Çorum)
    • Hititlerin başkenti, M.Ö. 1600-1200 yılları arasında önemli bir siyasi merkez
  • Efes (İzmir)
    • Antik dünyanın en büyük şehirlerinden biri, Artemis Tapınağı burada yer almaktadır
  • Truva (Çanakkale)
    • Homeros’un İlyada destanında anlatılan efsanevi şehir
  • Nemrut Dağı (Adıyaman)
    • Kommagene Krallığı’na ait devasa heykellerin bulunduğu antik alan

Türkiye’de halen 100’den fazla aktif arkeolojik kazı yürütülmektedir ve birçok üniversite bu çalışmalara destek vermektedir. Özellikle modern arkeolojik tekniklerin kullanılması, araştırmaların daha verimli hale gelmesini sağlamaktadır.

Arkeoloji Biliminin Modern Yöntemleri ve Teknolojileri

Günümüzde arkeoloji, yalnızca kazılarla sınırlı olmayan, gelişmiş bilimsel yöntemler ve teknolojilerle desteklenen çok disiplinli bir bilim dalı haline gelmiştir. Arkeologlar, geçmişi anlamak için jeofizik taramalar, karbon-14 (C-14) tarihleme, LIDAR teknolojisi, dijital haritalama ve yapay zeka destekli analizler gibi modern tekniklerden yararlanmaktadır.

1. Jeofizik Yöntemler: Toprağın Altını Görmeden Keşfetmek

Jeofizik yöntemler, kazı yapmadan önce toprak altındaki yapıları tespit etmeye yarayan tekniklerdir. Bu sayede, gereksiz kazılar önlenerek tarihi eserlerin korunması sağlanır.

  • Manyetometre Ölçümleri: Toprağın manyetik alanındaki değişimleri tespit ederek gizli duvarları, yolları veya eski yapıları belirler.
  • Yer Radarı (GPR – Ground Penetrating Radar): Tarihi mezarlar, duvar kalıntıları ve büyük yapılar gibi kalıntıları yüzeyin altına zarar vermeden incelemek için kullanılır.
  • Elektrik Direnci Ölçümü: Toprağın içindeki farklı yoğunlukları tespit ederek yer altı yapılarını belirlemeye yardımcı olur.

Bu yöntemler, kazılar başlamadan önce alanın dijital olarak haritalanmasına ve koruma önlemlerinin alınmasına yardımcı olur.

2. Karbon-14 (C-14) Tarihleme: Arkeolojik Buluntuların Yaşını Belirleme

Arkeolojide en çok kullanılan tarihleme yöntemlerinden biri Karbon-14 (Radyokarbon) tarihleme yöntemidir.

  • Organik materyallerin yaşını belirlemek için kullanılır.
  • Özellikle kemikler, ahşap, kömür ve dokuma parçaları gibi kalıntıların ne kadar eski olduğunu tespit eder.
  • M.Ö. 50.000 yıla kadar uzanan tarihler belirlenebilir.

Bu yöntem sayesinde Göbeklitepe, Çatalhöyük ve Hattuşa gibi önemli kazı alanlarındaki eserlerin yaşları kesin olarak belirlenmiştir.

3. LIDAR Teknolojisi: Yoğun Bitki Örtüsü Altındaki Kalıntıları Keşfetmek

LIDAR (Light Detection and Ranging), havadan lazer ışınları kullanarak yüzeydeki yapıları haritalandırmaya yarayan bir sistemdir.

  • Yoğun orman veya bitki örtüsü altında kalan antik şehirleri keşfetmeye yardımcı olur.
  • Güney Amerika’daki Maya şehirleri ve Türkiye’deki bazı antik yerleşimlerde kullanılmıştır.
  • Havadan çekilen görüntüler, gömülü yollar, duvarlar ve yapıların konumlarını ortaya çıkarır.

Türkiye’de LIDAR yöntemi, özellikle ormanlık alanlarda yapılan kazılarda kullanılmaktadır.

4. Dijital Haritalama ve 3D Modelleme: Antik Kentleri Sanal Ortama Taşımak

Arkeolojik alanların korunması ve daha iyi anlaşılması için dijital haritalama ve 3D modelleme teknikleri kullanılmaktadır.

  • Dronlar ile havadan görüntüleme yapılarak, kazı alanlarının dijital haritaları çıkarılır.
  • 3D tarayıcılar ile tarihi eserlerin ve yapıların detaylı dijital modelleri oluşturulur.
  • Sanal gerçeklik (VR) teknolojisi kullanılarak, geçmişteki şehirlerin nasıl göründüğü canlandırılabilir.

Bu yöntemler sayesinde Efes, Troya ve Göbeklitepe gibi arkeolojik alanlar dijital ortama taşınmış ve sanal turlar oluşturulmuştur.

5. Yapay Zeka Destekli Arkeoloji: Büyük Veri Analizleri ile Keşifler

Son yıllarda yapay zeka (AI) ve büyük veri analizleri de arkeolojide kullanılmaya başlanmıştır.

  • Tarihi metinlerin çözümlemesi: Yapay zeka, eski yazıtları ve hiyeroglifleri analiz ederek çözülmesi zor metinleri yorumlamaya yardımcı olur.
  • Uydu görüntü analizi: Google Earth ve diğer uydu görüntüleme sistemleri, yapay zeka destekli analizlerle gömülü antik şehirleri tespit edebilir.
  • Kazı alanlarında algoritmalar kullanılarak eserlerin hangi döneme ait olduğu tahmin edilebilir.

Türkiye’de bu yöntemler özellikle arkeolojik alanların korunması ve kaçak kazıların önlenmesi amacıyla kullanılmaktadır.

Türkiye’de Modern Arkeolojik Teknikler

Türkiye’de yürütülen birçok kazıda modern teknolojiler aktif olarak kullanılmaktadır. Özellikle:

  • Göbeklitepe’deki kazılarda jeofizik taramalar ve karbon-14 yöntemi kullanılmıştır.
  • Çatalhöyük kazılarında LIDAR teknolojisi ve 3D modelleme ile antik şehir sanal ortamda yeniden inşa edilmiştir.
  • Troya ve Efes kazılarında dronlar ve uydu görüntüleme teknikleri kullanılarak haritalama çalışmaları yapılmaktadır.

Modern yöntemlerin kullanımı, arkeolojik alanların korunmasına ve daha hassas keşifler yapılmasına büyük katkı sağlamaktadır.

Sonuç: Arkeolojinin Geleceği ve Türkiye’nin Potansiyeli

Arkeoloji, yalnızca geçmişi anlamaya yönelik bir bilim dalı olmaktan çıkmış, modern teknolojiyle birleşerek geleceğe ışık tutan disiplinler arası bir alan haline gelmiştir. Türkiye gibi arkeolojik açıdan zengin bir coğrafyada, bu bilimin önemi her geçen gün daha da artmaktadır.

Türkiye’nin Arkeolojik Potansiyeli

Türkiye, Göbeklitepe, Çatalhöyük, Hattuşa, Efes, Truva ve Nemrut Dağı gibi tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış eşsiz bir arkeolojik mirasa sahiptir.

Bu potansiyelin değerlendirilmesi için:

Daha fazla bilimsel kazı yapılmalı ve uluslararası iş birlikleri artırılmalıdır.
Modern teknolojiler arkeolojik kazılara entegre edilerek daha hassas ve verimli keşifler sağlanmalıdır.
Arkeolojik alanların korunması ve kültürel mirasın turizme kazandırılması için daha fazla yatırım yapılmalıdır.

Arkeolojinin Geleceği ve Yeni Keşifler

Gelecekte arkeolojide yapay zeka, büyük veri analizi ve gelişmiş görüntüleme teknolojileri ile yeni keşiflerin hızlanması beklenmektedir.

📌 Gömülü antik şehirlerin keşfi için LIDAR ve uydu görüntüleme daha fazla kullanılacaktır.
📌 Genetik analizler, tarih öncesi insanların kimliklerini ve göç yollarını anlamamızı sağlayacaktır.
📌 Sanal gerçeklik (VR) ile antik şehirler, müzeler ve tarihi mekanlar daha erişilebilir hale gelecektir.

Türkiye’de Arkeolojinin Geleceği

Türkiye, sahip olduğu kültürel miras ile dünya arkeolojisinin en önemli merkezlerinden biri olmaya devam edecektir. Ancak bu mirasın korunması ve değerlendirilmesi için:

  • Arkeolojik sit alanlarının korunması için daha güçlü yasal düzenlemeler yapılmalı, kaçak kazılar önlenmelidir.
  • Üniversitelerde arkeoloji bölümleri desteklenmeli ve genç arkeologların yetişmesi teşvik edilmelidir.
  • Müze ve kazı alanlarına yapılan yatırımlar artırılarak, kültürel mirasın turizme kazandırılması sağlanmalıdır.

Türkiye’nin arkeolojik potansiyelinin tam anlamıyla değerlendirilebilmesi için bilimsel çalışmaların, teknolojinin ve koruma projelerinin desteklenmesi büyük önem taşımaktadır.

 

Önceki Sonraki
Yorum Yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir