Amasya Arkeoloji Müzesi Mumyalar bölümünde sergilenen bedenler, Anadolu’da İslam dönemine ait mumyalama geleneğinin somut örneklerini oluşturur. Bu geleneğin temeli, genellikle 11. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar uzanan Türk-İslam dönemine dayanır. Mumyalama işlemi, özellikle yöneticiler, din adamları ve önemli şahsiyetler için uygulanırdı. Bunun temel nedeni, ölen kişinin bedensel bütünlüğünü korumak, saygı göstermek ve halk arasında onu unutmamaktı.
Selçuklular ve İlhanlılar döneminde, dini inançlar ile geleneksel uygulamalar iç içe geçmişti. Her ne kadar İslam’da ölü bedenin toprağa gömülmesi esas olsa da, mumyalama işlemi bazı bölgelerde bir gelenek hâlini almıştı. Bu süreçte tıbbi bilgi, bitkisel koruyucular ve dini ritüeller bir araya gelerek mumyaların bugüne kadar dayanmasını sağladı.
Amasya, dönemin önemli bir yönetim ve ilim merkezi olduğundan, burada mumyalama geleneği daha gelişkin bir şekilde uygulanmıştır. Özellikle İlhanlılar döneminde bölgede görev yapan valiler ve ileri gelenler için bu yöntem tercih edilmiştir. Bugün Amasya Arkeoloji Müzesi Mumyalar bölümü, bu geleneğin tarihî tanıklığını yapan önemli bir merkezdir.
Sergilenen Mumyalar Kimlere Ait?
Amasya Arkeoloji Müzesi Mumyalar bölümünde toplam 8 adet mumya sergilenmektedir. Bu mumyalar, 14. yüzyıla tarihlenen İlhanlılar dönemine aittir. Sergilenen kişiler genellikle Amasya’da görev yapmış yöneticiler ve yakın çevreleridir. Her biri dönemin sosyal yapısına ve mumyalama geleneğine ışık tutar.
En dikkat çeken mumyalardan biri, İlhanlı Valisi İzzettin Pervane‘ye aittir. Vali Pervane, Amasya’da önemli siyasi roller üstlenmiş ve ölümünden sonra özel bir yöntemle mumyalanmıştır. Müzedeki diğer mumyalar arasında onun oğlu Çelebi Mahmut, yine İlhanlı döneminden bir kadın birey, iki çocuk, bir kadın derviş ve bir askeri görevli yer almaktadır.
Mumyaların büyük bölümü Amasya’daki Küçük Ağa Medresesi‘nin altında yapılan arkeolojik kazılarda gün yüzüne çıkarılmıştır. Bedenlerin bozulmamış hali, dönemin mumyalama tekniğinin ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Özellikle çocuk mumyalarının hâlâ saçlarının, hatta tırnaklarının görünür olması, bu yöntemlerin dikkatle uygulandığını kanıtlar niteliktedir.
Müze yetkililerine göre, mumyaların kimlikleri mezar kitabelerinden ve tarihî belgelerden elde edilen bilgilerle netleştirilmiştir. Her biri, Amasya Arkeoloji Müzesi Mumyalar bölümünde korunaklı cam vitrinlerde sergilenmekte, yanında açıklayıcı metinlerle birlikte ziyaretçiye sunulmaktadır.

Mumyalama Teknikleri ve Kullanılan Yöntemler
Amasya Arkeoloji Müzesi Mumyalar bölümündeki bedenler, Türk-İslam dünyasında uygulanan doğal ve organik mumyalama tekniklerinin örneklerini oluşturur. Bu yöntemler, dönemin tıp bilgisi ve geleneksel uygulamalarıyla harmanlanmıştır. Amaç, bedenin çürümesini önleyerek fiziksel bütünlüğünü uzun yıllar boyunca korumaktı.
Orta Çağ Anadolu’sunda uygulanan bu mumyalama tekniğinde, ilk adım ölen kişinin iç organlarının çıkarılmasıydı. Organlar genellikle beden dışına alınarak gömülür ya da ayrı bir yere konulurdu. Sonrasında vücut boşlukları, çürümeyi önleyici doğal maddelerle doldurulurdu. Bunlar arasında reçine, bal mumu, sedir yağı, balmumu, kene otu yağı, katran ve çeşitli baharatlar yer alırdı. Bu malzemeler, mikroorganizmaların çoğalmasını engelleyen antiseptik özelliklere sahiptir.
Dış yüzey ise doğal koruyucularla kaplanırdı. Özellikle deri üzerine sürülen karışım, hem sinek ve böcekleri uzak tutar hem de nemin vücuda işlemesini önlerdi. Daha sonra beden kuru, serin ve havadar bir yerde bekletilerek kurutulurdu.
Amasya Arkeoloji Müzesi Mumyalar arasında bu yöntemin etkili sonuçlar verdiği görülmektedir. Mumyaların büyük kısmında saç, kaş, sakal ve tırnakların hâlâ görülebilmesi, kullanılan karışımın zamanla etkisini koruduğunu göstermektedir. Ayrıca bazı mumyalarda yüz hatlarının dahi seçilebilmesi, işlemin ne kadar özenle yapıldığının bir başka kanıtıdır.
Bu teknik, Mısır’daki mumyalama sisteminden farklıdır. Anadolu’da uygulanan yöntem, daha çok kurutma ve doğal koruma üzerine kuruludur. Kimyasal müdahalelerden uzak, tamamen organik malzemelerle yapılan bu teknik, bugün hâlâ bilimsel araştırmalara konu olmaktadır.
Müze Ortamında Mumyaların Korunması
Amasya Arkeoloji Müzesi Mumyalar bölümü, hem bilimsel hem de fiziksel açıdan hassas bir sergileme alanıdır. Mumya gibi biyolojik materyaller zamanla bozulmaya çok açık olduğu için özel bir koruma ve sergileme düzeni gerektirir. Müze yetkilileri, bu eserlerin uzun süre bozulmadan kalabilmesi için gelişmiş iklimlendirme sistemleri ve koruma protokolleri uygular.
Sergi alanı, ışık, ısı ve nem açısından sürekli kontrol altındadır. Mumya vitrinleri özel olarak tasarlanmış, ışığı filtreleyen camlarla donatılmıştır. Doğrudan güneş ışığı ve yoğun yapay ışık, mumyalarda hücre tahribatına ve renk değişimlerine yol açabileceği için tüm aydınlatma sistemi düşük ısılı ve UV korumalıdır.
Sıcaklık genellikle 18-20°C aralığında tutulur. Nem oranı ise %45-55 seviyesinde sabitlenmiştir. Bu oran, mikroorganizma üremesini yavaşlatır ve mumyanın doğal dengesini korur. Ani ısı değişimleri ya da yüksek nem, dokularda çatlamalara veya küf oluşumuna neden olabilir.
Mumyalar, iç mekânda sabit cam bölmelerin içinde, dış ortamla teması tamamen kesilmiş şekilde sergilenir. Bu bölmeler, sadece koruma amaçlı değil, aynı zamanda ziyaretçilerle fiziksel teması engellemek için de tasarlanmıştır. Böylece hem biyolojik hem de kimyasal riskler minimize edilir.
Amasya Arkeoloji Müzesi Mumyalar bölümü, periyodik olarak uzmanlar tarafından kontrol edilir. Her yıl yapılan bakım çalışmaları, doku analizleri ve çevresel risk değerlendirmeleriyle bu değerli tarihi varlıkların ömrü uzatılmaya çalışılır. Koruma süreci sadece pasif sergilemeyle değil, aktif bilimsel gözlemle de desteklenmektedir.
Türkiye’de Benzeri Olmayan Bir Koleksiyon
Amasya Arkeoloji Müzesi Mumyalar bölümü, Türkiye’de halka açık olarak sergilenen sayılı mumya koleksiyonlarından biridir. Bu özelliğiyle sadece Amasya’nın değil, ülke genelinde müzecilik ve tarih araştırmaları açısından da dikkat çeker. Çünkü Anadolu’daki mumyalar, Mısır’daki örneklerden farklı olarak hem dini hem kültürel bir geçiş dönemine aittir ve nadiren korunmuşlardır.
Bugün Türkiye’de mumya bulunan birkaç müze daha vardır: Tokat, Niğde ve Erzurum müzelerinde sınırlı sayıda mumya sergilense de, bu koleksiyonlar genellikle küçük çaplı ve sınırlı bilgi içermektedir. Amasya Arkeoloji Müzesi ise bu alanda öne çıkan ve bilimsel araştırmalara en fazla kaynak sunan koleksiyondur. Buradaki mumyalar fiziksel bütünlükleriyle olduğu kadar , belgelenmiş kimlikleriyle de eşsiz bir örnek teşkil etmektedir.
Amasya’daki koleksiyonun bir diğer önemli farkı, farklı yaş gruplarına ve toplumsal sınıflara ait mumyaların bir arada bulunmasıdır. Çocuk, kadın, erkek, yönetici ve dini figürlerden oluşan bu grup, dönemin sosyal yapısını da anlamaya imkân tanır. Bu yönüyle koleksiyon sadece arkeolojik değerleri dışında, antropolojik ve sosyolojik araştırmalara da açıktır.
Ayrıca sergileme biçimi de ziyaretçiye etki eden önemli bir detaydır. Amasya Arkeoloji Müzesi Mumyalar bölümü, sadece görsel bir deneyim sunmakla kalmaz, ziyaretçiyi dönemin yaşamına dair düşünmeye de teşvik eder. Geniş açıklayıcı panolar, interaktif bilgi ekranları ve bilimsel anlatımlarla desteklenen sergileme, Türkiye’deki benzer müzelerden ayrılır.
Bu yönüyle Amasya’daki koleksiyon, Türkiye’de eşi bulunmayan nitelikte kabul edilmektedir. Hem tarih meraklıları hem de bilim insanları için özel bir kaynaktır.
Ziyaret Bilgileri ve İlginç Gözlemler
Amasya Arkeoloji Müzesi Mumyalar bölümü, ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği alanlardan biridir. Mumyaların sergilendiği salon, müze binasının giriş katında yer alır. Ziyaretçiler, özel olarak düzenlenmiş aydınlatma ve bilgilendirme panoları eşliğinde bu tarihî bedenleri yakından inceleyebilir. Sessiz ve loş bir ortamda sergilenen mumyalar, hem etkileyici hem de öğretici bir deneyim sunar.
Müze, haftanın her günü 08.30 – 17.30 saatleri arasında ziyarete açıktır. Yaz saati kapsamında müze açılış kapanış saatleri ise 08:15–18:45‘tir. Giriş ücreti oldukça uygundur ve MüzeKart sahiplerine ücretsizdir. Özellikle okullar, akademik gruplar ve tarih meraklıları tarafından yoğun ilgi görmektedir. Yaz aylarında turist yoğunluğu artmakta; bazı dönemlerde grup ziyaretleri için randevu sistemi uygulanmaktadır.
Ziyaretçiler, özellikle çocuk mumyalarının hâlâ saç ve tırnak gibi detaylarının görülmesine şaşırmaktadır. Yüz hatları korunmuş bazı yetişkin mumyalar ise hem fotoğraf hem video çekimiyle belgelenmekte; ancak flaş kullanımı kesinlikle yasaktır. Bu hassasiyet, mumyaların korunması için alınan önlemlerden biridir.
Müze görevlileri, ziyaretçilere hem bilgi hem rehberlik desteği sunar. Panoların yanı sıra QR kodlarla erişilebilen dijital içerikler de mevcuttur. Bu sayede ziyaretçiler, Amasya Arkeoloji Müzesi Mumyalar bölümünde gördükleri her beden hakkında detaylı bilgilere ulaşabilir.
Bazı ziyaretçiler, mumyaların hâlâ hayatta gibi görünmesini şaşırtıcı ve ürkütücü bulurken; bazıları bu deneyimi tarihe doğrudan dokunmak olarak tanımlar. Ortak görüş ise şu yöndedir: Amasya’daki bu koleksiyon, Anadolu tarihine bakışı değiştiren bir pencere açmaktadır.





Yorum Yok